Hakkımda

Kocaman bir kainatta küçük bir gezegende yaşayan varlıklar olarak alışılmış düzen ve hayat sınırları içinde yaşıyoruz. Aslında insanlar doğarken çevresinde yaşayan insanların kurmuş olduğu düzene ve kültüre göre büyüyor aklı ve bilinci buna göre şekilleniyor. Bizi hayvanlardan ayıran küçük bir özellik olarak düşüncelerimize göre hareket ediyor ve yaptığımız şeylerden sorumlu "tutuluyoruz". Akıllı bir şekilde düşünmeye başladıktan sonra ailemizin benimsediği inanca göre hareket etmeye başlıyoruz kültür dışına çıktığımızda ise hiç görmediğimiz şeylerle karşılaşıyoruz ve bizim bulunduğumuz kültürde bize doğru gelen şeyler için farklı yargılarla karşılaşıyoruz. İnsan aslında doğduğu zaman tertemiz bir zihne ve bilince sahiptir ancak bize yöneltilen baskılar sonucu "onların" istediği şeyleri bilinçaltımıza istemsiz bir şekilde yerleştiriyoruz ve kendi benliğimizi kaybediyoruz, bir nevi sınırlarımız dışına çıkamıyoruz. İnsan olarak kendimize yaptığımız en büyük kötülüklerden biriside budur aslında. Bilinç gücümüz ve düşüncelerimiz ile başarabileceklerimizin sınırının olmaması. Bu kısım gerçekten önemli "Düzen" ile birlikte karanlık kapalı kutularımıza sıkışmış olmamız. "Düzen" kavramını yıktığımız zaman daha sağlıklı bilinç ile inanmak...
Kalıplaşmış ve süregelen "din" kavramlarına göre yaşayıp düşünmek bu tabuları yıktıktan sonra ruhunuza ve bedeninize gelen ferahlık. İlk düşünce bu tarz söylemler saçmalıktan ibaret gelebilir anca karanlık zihinden çıkıp temiz bir zihin oluştururken başımıza gelecek en küçük olaylardan birisidir bu. Yönetilen yerine yöneten olmak bu başlangıçlardan birisidir, "Yönetmek" derken kendi zihnimizi ve kendi bedenimizi yönetmek, bunu başardığımız zaman her şeyi daha iyi anlayacağız.